Türkiye ekonomisi döviz piyasasındaki şok dalgalanmayla birlikte bir kriz dönemine girmiş görünüyor. Bu dönemin ne kadar süreceği, nasıl sonuçlanacağını kestirmek oldukça güç. Özellikle ABD’yle yaşanan gerginlik nedeniyle ekonomik kriz görüntüsünün siyasi krizle harmanlanmasıyla önümüzdeki sürecin nasıl seyredeceğini öngörmek daha da zorlaşıyor.

Türk Lirası’nın dolar ve Euro karşısında ciddi oranda değer kaybetmesi ekonomide tüm sektörleri ve piyasaları derinden etkilemiş vaziyette.

Ekonominin temel yakıtı “beklentidir”… Beklenti pozitifse, çarklar hızlı dönmeye başlar; yatırım kararları, banka kredi kullanımları, borçlanmalar, harcamalar bu pozitif beklentiden beslenerek artar. Beklenti negatifse bu çarklar tersine döner. Yatırımlar, harcamalar, borçlanmalarda sert bir fren yaşanır.

Beklenti bugünlerde oldukça negatif… Dövizdeki büyük değişim tüm sektörlerde maliyetleri, fiyatlamaları önemli ölçüde etkilemiş durumda.

Kısacası bir şok tablosu yaşanıyor. Özellikle üretim maliyetleri döviz, satışları TL üzerinden olan şirketler bu tablodan çok daha fazla etkilenmiş durumda.

Kriz nedeniyle tüketim eğiliminin dramatik biçimde yavaşladığı ve hatta durduğu koşullarda şirketler pazarlama ve satış süreçlerini yönetmekte oldukça zorlanmaya başlıyorlar.

Kaygı ve stres ürün ve hizmet talebini etkilediği gibi, krizin en dorukta olduğu günlerde “satışın” hangi fiyat üzerinden gerçekleşeceğini belirlemek de güçleşiyor. Bu hem tüketici açısından hem de üretici, satıcı açısından geçerli.

Açıkçası böyle süreçler büyük iflaslar, yıkımlar getirebildiği gibi, diğer firmalar açısından büyük fırsatlar da getirebiliyor. Döviz borçluluğu olmayan ya da döviz tasarrufu yüksek firmalar büyük avantajlar elde ediyorlar.

Tüketici penceresinden bakıldığında da tasarruflarını dövizde tutanlar açısından da büyük avantajlı durum oluşabiliyor.

REKLAMDA NASIL BİR STRATEJİ İZLEMELİ?

Peki, kriz koşullarında şirketler pazarlama ve satış süreçlerini nasıl yönetmeli, nasıl bir strateji izlemeli?

Burada iki türlü analiz büyük önem taşıyor: Makro analiz, mikro analiz.

Makro analiz, genel ekonomideki kriz sürecinin nasıl seyredebileceğini analiz edebilmek. Örneğin, dövizdeki hareketliliğin sürme potansiyeli var mı, yoksa ani bir yükseliş oldu ve artık bu seviyesiyle yeni bir dengenin oluşma ihtimali var mı?

Bu belirsizliğin güçlü bir beklenti haline dönüşmesi belki de sürecin en büyük engeli. Böyle durumlarda tüm alışveriş neredeyse bütünüyle nakite döner ve o anki döviz kuru seviyesiyle işlemlere dönüşür. Piyasa ve işlem hacimleri önemli ölçüde daralır.

Mikro analiz ise, şirketin mevcut yapısının analizine dayanır. Üretimi/hizmeti durdurmak, daraltmak, maliyetler ve fiyatlamalar bu analize göre belirlenir.

EN BÜYÜK YANLIŞ REKLAMI TAMAMEN DURDURMAK

Açıkçası şirketlerin kriz anlarındaki en büyük yanlışlarından birisi reklam ve pazarlama faaliyetlerini durdurmak oluyor. Reklam ve pazarlama harcamalarını kısarak tasarruf edileceği, bu şekilde sarsıntının atlatılabileceği düşünülür.

Oysa çoğu şirketin benzer refleksi gösterdiği koşullarda reklamı sürdürmek ve yeni stratejiyle hareket etmek bir avantaya dönüşebilir.

Örneğin, inşaat sektörü şirketleri açısından benzersiz fırsat alanları oluşabilir. Elinde döviz tasarrufu olan tüketiciler için tasarruflarının TL karşılığı bir anda yükselir. Bir ay önce ulaşmakta zorlandığı bir konutu bir anda satın alabilir konuma gelir.

Eski maliyetlerle konutu üretmiş olan inşaat şirketleri kriz günlerinde çok fazla fiyat artışına yönelmeden bu konutları elinden çıkarmak ister. İşte böyle günlerde satıcı ve alıcı açısından fırsat alanları oluşur. 6 ay, bir yıl sonra yeni döviz kuru seviyelerinden maliyet ve fiyat dengesi oluşacağı için bu fırsat alanları kaybolur.

Benzer bir durum otomobil piyasası başta olmak üzere birçok sektör için de geçerlidir. Bu nedenle, önümüzdeki haftalarda özellikle inşaat ve otomobil sektöründe belirgin bir hareketlilik bekleyebiliriz. Ancak kritik konu krizin derinleşerek süreceği yönündeki güçlü toplumsal beklentinin sürüp sürmeyeceği yönündeki eşik olacak.

NELER YAPMALISINIZ?

Böyle günlerde şirketler açısından reklam ve pazarlama süreçlerini yönetetirken dikkat edecekleri kriterler elbette var. Bunları şöyle sıralayabiliriz…

Rakibin Dursa da Sen Durma

Kaygı ve strese yenilme. Rakiplerin bir biri ardına panikle reklam ve pazarlama faaliyetlerini durdururken bu durumu fırsata çevir. Pazarlama stratejini belirle ve piyasayı sen sürükle. Reklamla daha fazla görünür ol, fırsatları değerlendir. Reklam ve pazarlama için kullanacağın bütçe mevcut cirondan bir kayıp değildir. Kaçınacağınız reklam harcaması elde edeceğiniz tasarruftan daha çok potansiyel satış fırsatlarının ve daha büyük bir cironun kaybı anlamına gelir.

Fırsatı Göster

Bulunduğunuz sektöre göre tüketici açısından şu anda satın almanın faydasını, fırsatını göster, anlat. Bu fırsatın “sonra” olmayacağına inandır ve ikna et. Harekete geçir.

Doğru Marka Olduğuna İnandır

Kriz anlarında kaygı, stres artar. Tüketici alışveriş yapacağı markaya karşı ekstra güven arayışına girer. Diğer müşteri deneyimlerini ön plana çıkar ve güven artırıcı şirket verilerini paylaşmaktan çekinme.

Doğru Hedef Kitle Seç

Kriz günlerinde genel bir pazarlama stratejisi yerine hedef kitle segmentlerini özelleştir. Reklamlarını bu hedef kitleyi harekete geçirecek şekilde belirle.

Doğru Mesaj Belirle

Böyle dönemlerde olağan pazarlama süreçlerindeki pazarlama mesajları güçlü etki yaratmaz. Fiyat fırsatı ile fayda arasındaki güçlü bağı oluşturacak özel mesajla reklam süreçleri yönetilmeli. Umut, gelecek, inanç ve güven aşıla.

Doğru Mecraları Seç

Kriz günlerinde segmente edilmiş hedef kitleye doğru mesajla, hızlı bir biçimde ulaşmak gerekir. Gazete, dergi, açık hava, dijital, radyo gibi mecralardan hangisini kullanmak gerekir? Açıkçası böyle süreçlerde dijital en etkili kanaldır. Facebook, Adwords reklamları, programatik reklam, Youtube reklamları en etkili reklam kanallarıdır. Satış tekliflerinizi(fırsatlarınızı) en hızlı ve etkili biçimde tüketiciye dijitalle ulaştırabilirsiniz.

Sosyal Medyayı Etkin Kullan

Kriz günlerinde Facebook ve Instagram başta olmak üzere kurumsal sosyal medya hesaplarını iletişim yönetimi için etkin kullan. Üretim ve hizmet sürecinizle ilgili organik paylaşımlarınız krize dayanıklılığınıza işaret eder, reklam çalışmalarınızı kuvvetlendirir.

Doğru Bütçe Belirle

Reklam çalışmalarına devam etmekle birlikte bütçeyi çok kısmak hedef kitlelerinize ulaşma imkanınızı da kısıtlar. Özellikle dijital pazarlama bütçenizi artırmanız ulaşılabilirliğinizi artırır. Bu da farkındalığınızı güçlendirir.

Doğru Ajansla Çalış

Reklam ve pazarlama süreçlerinde seçtiğiniz çözüm ortaklarınız, partnerleriniz kriz dönemlerinde etkin çözümler üretmenizi de kolaylaştırır. Kriz dönemleri aynı zamanda reklam sektöründe faaliyet gösteren ajansları ve şirketleri de etkiler. Altyapısı güçlü ve aynı zamanda kriz yönetimi konusunda deneyimli ajanslarla çalışmanız süreç yönetiminizi kolaylaştırır ve verimliliğinizi de artırır.

CEVAP VER

Yorumunuzu giriniz!
Bu bölüme adınızı giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.