Dünya’da birçok ülke gibi Türkiye’de de “uzaktan eğitime”, yani nam-ı diğer online eğitime zorunlu nedenlerle geçildi. Son gelen haberlere bakılacak olursa bu uygulama devam edecek ve hatta bu eğitim öğretim dönemi bu şekilde tamamlanacak.

Dünya genelinde son rakamlara göre 1.7 milyara yakın öğrenci korona virüs salgının kaygısı ve şokuyla bir anda kendilerini evde buldu. Sonra bir baktık ki Dünya’nın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de “uzaktan eğitim diye bir imkan var; kamu ve özel eğitim kurumları bunu kullanmaya başladı.

Elbette, salgın korkusuyla “gönüllü hüküm” günlerinde çocukların sürekli bilgisayar oyunlarıyla vakit geçirmeleri yerine uzaktan da olsa eğitim almaları iyidir.

Peki, bu mümkün mü?

Artık mümkün olduğu kadar…

Foto Kaynak: www.freepik.com

Teknik olarak öğrencileri TV ya da bilgisayar başına oturttuk ve buna da “uzaktan eğitim dedik.

Virüsten köşe bucak kaçıp ev sınırlarında hafiften paranoya halleri yaşarken tabii ki kimsenin şu sıralar “bu uzaktan eğitim de ne ola” diye üzerinde düşünecek, sorgulayacak mecali yok!

“Üç vakte kadar bu günler geçer, çocuk okuluna döner” ruh ve zihin haliyle uzaktan eğitim günlerine başlangıç yapılmış oldu.

Oldu da, ne devlet, ne özel eğitim kurumları, ne öğretmenler, ne veliler, ne de öğrenciler tam olarak ne olduğunu, ne yaptıklarını anlayabilmiş, çözebilmiş durumda değil.

Öğrenci, veli, öğretmen şaşkın, devlet ve özel eğitim kurumları birçok belirsizliğin içinde acil çözüm arayışında…

Peki, bu hengame, bu telaş içerisinde uzaktan eğitim gerçekten mümkün mü?

Aslında eğitim üzerine kafa yoran birçok uzmanın epeydir dil döktüğü, uyardığı “yeni nesil eğitim konusuna bugüne kadar ciddi anlamda düşünülmediği için ne yazık ki bugün bu telaş günleri yaşanıyor.

Gerçekten de “uzaktan eğitimi” uygulamak, verim, sonuç almak olası mı?

Keşke buna hemen “elbette” diye yanıt verme şansı olsaydı.

Eskiyle Yeni Arasındaki Fark Ne?

Foto Kaynak: www.freepik.com

Doğru dürüst bir hazırlık yapılmadan, uzaktan, online eğitimi işletecek sistem (gerçeklik) hazırlanamadan üç beş günde yeni nesil eğitime geçildi.

Oysa eski ile yeni nesil arasındaki eğitim, gece ile gündüz kadar derin bir farklılığa dayanıyor.

  • Uzaktan eğitim yeni nesil eğitime, okul eski nesil eğitime yaslanır.
  • Uzaktan eğitim öğrencinin ön planda, okulun arka planda olduğu bir sisteme dayanır.
  • Eski nesil eğitimde öğretmen “bilgi yüklemeye” ve “test çözdürmeye” çalışır, online eğitim öğretmeni “bilgiyi araştıran, sorgulayan, proje geliştiren” öğrenciye “mentörlük, koçluk” yapar.
  • Eski nesil okul “geçmişin mesleklerine” insan yetiştirir, yeni nesil okul “geleceğin mesleklerini” sorgular ve ona dönük insanı hazırlar.

Araya bir bilgisayar, bir mikrofon ve bir de video platform koymak uzaktan eğitim yapılmasına yeter mi?

Alışageldiğimiz eğitim sisteminde öğrenci fiziksel okula ulaştıktan sonraki her saati adım adım planlanır. Uzaktan eğitimde ev ya da okul dışı başka bir mekanda bulunan öğrencinin zaman akışı nasıl yönetilecek? Bu zamanı veli mi kontrol edecek, yoksa bütün iş bizzat öğrencinin kendisine mi düşecek?

Bugüne kadar bilişsel ve ruhsal mutlak anlamda okul sınırlarında kurullar ve otoriteyle kontrol edilmiş ve yönetilmiş bu öğrenci, bu kontrol mekanizması olmadan “sanal sınıfta” ders saatleri dışındaki zamanını nasıl yönetecek? Bu zaman dilimindeki kalitesini nasıl koruyacak?

Sistem Sürdürülebilir Mi?

Foto Kaynak: www.freepik.com

Evet, bir zorunluluk ve aciliyet içerisinde uygulamaya geçildi ama şu ana kadar deneyimlenen uzaktan eğitim modelinin sürmesi, öğrencilerden destek bulması, sahiplenilmesi kanımca çok zor. Çünkü uygulanan uzaktan eğitim modeli, mevcut sınıf ve eğitim sisteminin dijital araçlar kullanılarak simule edilmesinden ibaret.

Açıkçası bilgi ve deneyim kapsamına bakılırsa bu acil ve zorunlu günlerde daha fazlasını beklemek de hem mümkün değil, hem de haksızlık. Sonuçta sistemin temel unsurları olan okul yönetimi, öğretmen ve müfredat ancak “bildiğini” uygulayabiliyor.

Öğrenciler ya TV karşısında ya da biraz daha ileri bir sistem kullanan modelde olduğu gibi “sanal sınıfta” bir araya getiriliyor ama öğretmen tıpkı bir fiziksel sınıftaki gibi monolog bilgi aktarımını gerçekleştiriyor, arada aynı fiziksel sınıf içinde olduğu gibi bilgi aktarımının etrafında sınırlı öğrenci etkileşimi oluyor.

Bu haliyle uzaktan eğitimde ısrar, ev koşullarındaki öğrencinin zamanla ses, ekran kapatmasına, en hafifinden öğretmenin monolog aktarımına ilgisizleşerek odasında başka şeylerle ilgilenmesine neden olur, bunu yaygınlaştırır. Hatta öğretmen bilgi aktarırken sanal sınıf içerisindeki öğrenciler farklı dijital kanallar üzerinden birbirleriyle iletişim bile kurabilirler. Öğretmen, fiziksel sınıftaki gibi zorunlu otoriter kontrolü de gerçekleştiremez. Bu da mevcut sistemin kendi döngüsündeki verimi de sağlayamaz.

Ne Yapılmalı?

Foto Kaynak: www.freepik.com

Şu anda bakanlık, okul yönetimleri, öğretmene ve öğrenciye rehberlik edecek durumda değil, kervan yolda dizilir mantığı işliyor.

Her gün yeni bir yönüyle keşfedilmeye çalışılan sisteme öğretmen aşina olmadığı için kullanmakta ve uyum sağlamakta zorlanıyor. Sistemi bildiği, hakim olduğu bir araç olarak değil zorunlu nedenlerle kullanması gerektiğini düşündüğü için el yordamıyla ilerlemeye çalışıyor. Kimi öğretmenler ise kendilerini şu an sudan çıkmış balık gibi hissediyor.

Öğretmen sisteme ilişkin bilgi ve deneyim eksikliği nedeniyle anlatımı, aktarımı nasıl yapacağını bilemiyor; yani öğretmenler online eğitime dair kendilerine özgü sunum formatını oturtabilmiş değil.

Ölçme, değerlendirmenin nasıl yapılacağını ise şu an kimse bilmiyor.

Doğrusu kabul etmek gerekir ki, bu telaş günlerinde “esasa” ilişkin çok fazla bir şey yapma şansı yok. En büyük kazanç, değişim için bugüne kadar ayak direyen kamu, okul yönetimleri, öğretmen gibi sistemin unsurlarının, zorunlu nedenlerle yöneldikleri yeni nesil eğitim araç, yol ve yöntemlerini deneyimleme, tanıma, öğrenme fırsatı yakalamış olmaları.

Ama bu telaş günleri bittikten sonra, daha fazla ayak diremeden ve zorunlu günlerde edinilen deneyimden de yararlanarak “esasa” ilişkin somut adımlar atmak gerekiyor.

Uzaktan Eğitimin Temeli Öğretmen

Şunu net bir şekilde anlamalı ki mutlaka zamanla anlaşılacak, ister uzaktan, isterseniz online eğitim deyin, bu yeni nesil eğitimin temeli mutlaka ama mutlaka öğretmendir. Altını çizerek tekrar vurguluyorum: Öğretmen!

Ama elbette ki mevcut sistemin biçtiği roldeki bir öğretmen asla değil!

Salgın günlerinin sona erip, normalleşmenin sağlandığı günlerde mutlaka öğretmene yatırım yapacak kamu politikalarına geçilmeli. Öğretmenlik mesleğinin itibarı her anlamda sağlanmalı ve öğretmenler desteklenmeli. Öğretmenler de Dünya’daki değişimi artık anlamalı ve eski nesil öğretmenlikle mesleklerini sürdüremeyeceklerini kavramalı, değişime ayak uydurmak için daha çok çaba göstermeliler.

Yeni dönemde öğretmenlik öğrencilere “bilgiyi yükleyen” değil, bilginin kullanılmasında öğrenciye yetkinlik kazandıran, sorgulama ve düşünme yetisini geliştiren, öğrencinin duygusal kapasitesini artıran, işbirliği geliştirmesini destekleyen bir “koç, mentör” öğretmene dönüşmesi gerekecek. Öğretmen, algoritmalar ve yapay zekayla desteklenecek eğitim metodolojisini bugünden anlama, tanıma ve uyum sağlama sürecine girmesi gerekiyor.

Peki, başka neler yapılmalı?

  • Eğitim kurumları idari ve eğitim metodolojisi konusunda baştan aşağı değişim göstermeli. Eğitim yönetimi bürokratik zihniyetten kurtarılarak, çağı kavramış genç eğitimciler daha aktif görevlerle süreçte söz sahibi olabilmeli.
  • Öğrenciler ve öğretmenler için hızla dijital okuryazarlık dersleri oluşturulmalı ve yetkinlikleri artırılmalı.
  • Teknolojide bir sonraki evreyi hızla planlamalı. Uzaktan eğitimle ilgili bu ilk dalga şok adımlarının ardından önümüzdeki 10 yılda yeni dalga “sanal gerçeklik” ve “artırılmış gerçeklik” uygulamaları alanınca yaşanacak. Bir an önce bu sürece hazırlanılmalı.
  • Kamu eğitimi açısından dezavantajlı gruplar olan yoksul aileler ve çocuklar için kamu tarafından ciddi miktarda bütçe ayrılmalı ve bu kesimler desteklenmeli. Sosyal dengeyi bozan eşitsizlikler sona erdirilmeli.
  • Güçlü kamu yatırımları ve desteklerinin yanı sıra eğitim teknolojileri alanındaki startup’lar, girişimler hem kamu hem de özel sektör tarafından daha fazla desteklenmeli.

CEVAP VER

Yorumunuzu giriniz!
Bu bölüme adınızı giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.